Malumunuz Aydın’ın son yıllardaki (tüm ülkede öyle tabi) en soğuk kış mevsimini yaşıyoruz. Haliyle bloga yeni yeni yazılar yazmaya çalışmanında vermiş olduğu bir gereksiz arayış içinde olunca; "Ne yazayım?" diye düşünürken bula bula “Kış İnsanı” yazayım dedim.

Kış insanı derken hani şu “kış insanıyım ben abi, sıcaklar bana göre değil seviyorum kışı” diyen tipten bahsediyorum. Bizatihi kendimden yani. Hatta o kadar kış insanıyımdır ki ben “Kışın en fazla bir iki kat fazla giyinir ısınırsın abi ama yaz öyle mi? Çıplak gezsen faydası yok…” gibi kendimce güzellemelerle de bu duruşumu karşı tarafa da onaylatmaya çalışırım.
“Ulan kış insanı diye girdim ama kendimi gömücem gibi ya dur bakalım.”
Neyse girişi yaptık şimdi gelişmeye gelelim. Bu iddialarımdan oldukça emindim taa ki 2009 Aralık ayında kısa dönem (evet poşet) olarak askerliğimi yapmak üzere İstanbul’a gidene kadar. İstanbul’a gideceğim belli olduğunda toplamda 16 arkadaşımla birlikte Turistik Parkta toplanmıştık. Ben ve Çanakkale’ye giden bir arkadaşımın dışında herkes doğu illerine gidecekti. Kendimizi oldukça şanslı görüyorduk (öyleydik de) hatta diğer arkadaşlar şanslıdan da fazla görüyor bizi torpil ile itham ediyorlardı.
Bütün bunların neticesinde İstanbul’a indiğim (uçaktan) ilk anda beni karşılayan tipi ile olan düzeyli 5 saatlik birliktelik sayesinde neticemin buz tutmasıyla başladı asıl kış insanlığım. Ardından geçen 1 haftalık sürenin sonunda başlayan kar yağışı ile daha bi katmerlenmiştim artık kış insanlığında. Hele o neredeyse her sabah kar küremeler (sabahlar olmasın!). Şaka maka bir yana Ocak ayı ortasında artık kardan ve kıştan yılan bir kış insanı olarak tv izlerken şu spot geçecekti çok mühim bir bilgi olarak ana haber bülteninde; “son 31 yılın en soğuk kışını geçiren İstanbul…”. O an yanımda bulunan, ben gibi Aydınlı olan asker arkadaşıma dönüp “Ulan biz geldik ya artık kusursuz fırtınalar, tusunamiler bile vurur artık bu şehri…” dediğimi hatırlıyorum. Sonrasında da Nisan ayına kadar kar küredik, neredeyse her sabah! Askerlik yan gelip kar kürenen yer değildi elbette. Askerlik anılarını da inşallah başka bölümlerde anlatırım.
Şimdi gelelim sonuç kısmına; Ben kış insanıyım derken Aydın kışının insanıyım demeye çalışmışım yıllarca canım kardeşim. Kar neymiş? Çileymiş, eziyetmiş, bana neymiş! Bize kış dediğin en fazla 15 gün süren kuru ayaz onda da en fazla geceleri eksi 5-10 derece, gündüzleri de 4-5 derece. Yok bizde öyle kardan kapanan yollar, çalışmayan otobüsler vb. Kartpostallarda ve de yılda bir iki defa Paşa Yaylasında seviyoruz biz karı, bize göre değil.
Siz siz olun “ben kış insanıyım abi çekemiyorum sıcakları” deyin yine yazın cehennem sıcaklarında ama eğer Aydınlıysanız belirtin Aydın’ın kışı diye…
Sıcaklar mı? Yok o buraya olmaz onları ayrıca ele almak lazım, yine kent meydanındaki derecenin fotoğraflarını paylaşmanın moda olduğu zamanlarda. Sıcaklarla ilgili şimdilik sadece “Belki de başka bir gezegenin cehennemidir Aydın!” diyelim yeterli…
- 17 Şubat 2017 / Mustafa Çetin
Comments